Kayıtlar

Eylül, 2007 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
DİL VE KONUŞMA EGZERSİZLERİ DİL HAREKETLERİ:Ø Dili dışarı çıkarmakØ Dili dudakların sağına soluna değdirmekØ Dili dışarı içeri çekmekØ Dili buruna doğru sokmakØ Dili çeneye doğru çıkarmakØ Dilin ucunu alt-üst dişlerle ısırmakØ Dil ile dudakları yalama.(yuvarlayarak)Ø Dili üst ön dişlere değdirmeØ Dili şıklatma (dil ile üst damağa vurup alt damağa çekerek ses çıkarma)Ø Dil ucunu üst dişlerden en aşağıdaki ve en soldakine değdirmeØ Dil ucunu alt dişlerden en sağdaki ve en soldaki üzerine değdirmeØ Dili ağız içinde (u) biçiminde kıvırma (yanlarda)Ø Dil ile dudakları ıslatmaDUDAK HAREKETLERİØ Dudakları yanlara doğru(alt-üst)çekerek dişleri bitişik vaziyette göstermeØ Üst dişleri göstermeØ Alt dişleri göstermeØ Üst dudağı ısırmaØ Alt dudağı ısırmaØ İki dudağı da ağız içine almakØ Alt dudağı dışa döndürmekØ U sesi çıkarır gibi dudakları öne uzatmakØ Dudakları birbiriyle içe doğru s
DÖNÜŞTÜRÜLEBİLİR SEMBOL PEKİŞTİREÇ SİSTEMİ UYGULAMASI: Tablolar tüm çocukların her zaman görebilecekleri en uygun yerlere asılır. Kural tablosu asıldığı yerden alınır ve çocuklara gösterilir. " Bakın çocuklar bu tabloda sınıf kurallarımız yazıyor, neydi sınıf kurallarımız hadi hatırlayalım" denir. Sınıf kuralları, tablodaki resimlere dikkat çekilerek ve her bir çocuğun önünde; resim, parmakla işaret edilerek çocuklara açıklanır. Kurallara uygun el hareketleri yapılır. Örneğin "bir şey almak istediğinde yada bir şey söylemek istediğinde parmak kaldırarak izin isteme " kuralı açıklanırken tablo üzerinde kuralla ilgili resim bir parmakla işaret edilirken diğer eliyle de öğretmen parmak kaldırır, sonra da çocuklara "Hadi şimdide siz parmak kaldırın bakalım kim daha yukarı kaldıracak" diyerek parmak kaldırmalarını ister. Uygun parmak kaldıranları " Aferin ..... çok güzel parmak kaldırıyorsun. Bakın çocuklar .... çok güzel parmak kaldırıyor. Bakalım kimle
ELEŞTİRİ TUZAĞI Kırk sekiz kişilik birinci sınıfta öğrenciler okumayı öğrenmektedir. Sınıfta, her birinde sekiz öğrencinin bulunduğu altı grup oluşturulmuştur. Öğretmen küçük grupta okuma öğretirken, diğer öğrencilerden sıralarında ödevlerini yapmalarını istemiştir. İki gözlemci, sırasını terk eden öğrencilerin ne kadar süreyle sıralarından ayrıldıklarını, on saniyelik gözlem aralıklarına göre düzenlenmiş kayıt çizelgelerini kullanarak, yirmi dakika süreyle kaydetmişlerdir. Ayrıca gözlemciler, öğretmenlerin öğrencilerine hangi sıklıkla yerinize oturun ya da yerinize geçin dediğini de, kağıt üzerinde işaretleyerek yirmi dakikalık süreyle kayıt etmişlerdir. Gözlemler, altı günlük başlama düzeyi döneminde üç öğrencinin dikkati çekecek düzeyde sıralarından ayrıldıklarını göstermiştir. Öğretmen de yirmi dakikalık gözlem süresince, öğrencilerden yedi kez yerlerine oturmalarını istemiştir. Gözlemciler, öğretmenden “yerine otur” yönergesini daha sık tekrarlamasını istemişlerdir. Öğretmenin, öğ
Down Sendromlu Çocuktan Mesaj Yüzüm farklı olabilir ama duygularım aynı Güler ve ağlarım Ve ilerlemelerimden sizin gibi Ben de kıvanç duyarım. Bu dünyaya ve aranıza Sevgi öğretmeye gönderildim. İnsan yapması ölçülere vurmayın beni; Onlar hesaplayamaz benim zenginliklerimi. Ben de dünyaya sizin gibi Aynı şeyleri öğrenmeye geldim; Sevginin içten geldiğini, Hepimize kabullenip sarılmak için Bir yaşam verildiğini…. Ben de sizin gibi amacıma gidiyorum Görün tek farkım Adımlarımın yavaşlığından belirlendiğini . VE Sizinle yan yana gidemezsem de Kaçırmayın beni tanıma fırsatını!... Sevgili Arkadaşımız Gaye İŞLER' e katkılarından dolayı sonsuz teşekkürlerimizle....

Otistik Bireylerde Eğitim

Otistik bireylerde öğretim sırasında çok fazla yönerge verilmesinden kaçınmalıyız. tek kelimeli ve kısa yönergelerle bireye öğretim yapılmalıdır.pekiştireç "tabiki en büyük silahımız" bunu kesinlikle unutmamalı ve hemen olumlu davranışın arkasından vermeye özen gösterelim. istikrar ve kararlılık sayesinde verilen eğitimin kısa sürede iyi sonuç verdiğini göreceksiniz.ancak öğretime başlamdan önce öğretim sonucunu önceden kestirmeliyiz. kazanılmış davranışları değiştirmek yeniden davranış kazandırmaktan çok daha zordur. Otistik bireylerde yanlış yapmaya izin vermemek o davranışın kazanılmasını hızlandırmaktadır. çok fazla yönerge ve ipucu vermeden tek bir yönerge ile öğrencini yapması istenir ve yapmadığı takdirde direk TFY ile yapması sağlanır. daha sonradan ipucunun geri çekilmesi yoluna gidilir. dikkat edilmesi gereken husus bireyi ipucu bağımlısı haline getirmemektir.mümkün olduğunca hızlı bir şekilde ipuçları geri çekilerek bireyin beceriyi bağımsız yapması sağlanmalıdır.
RETT SENDROMU Rett Sendromu, dünyada çeşitli ırklarda ve etnik gruplarda, özellikle kız çocuklarında görülen nörolojik bir rahatsızlıktır. Bu sendromun, erkeklerde de görülebileceği bilinmektedir, fakat erkeklerde genellikle, düşük yapma, doğum anında ölüm veya anne karnında erken ölüm gibi durumlarla sonuçlanmaktadır. RS, ilk defa Dr. Andreas Rett tarafından tanımlanmış, Dr. Bengt Hagberg ve çalışma arkadaşları tarafından 1983 yılında yayınlanan raporla, bir hastalık olarak dünya çapında tanınmıştır. RS’li çocuklar, 6-18 aylık olana kadar normal veya normale yakın bir gelişim gösterirler. Bu süreden sonra çocuk, geçici durgunluk veya gerileme sürecine girer, iletişim kurma becerisini yitirir ve ellerini bir dilek dilermişçesine birbirine kenetler. Hemen ardından stereotipik el hareketleri, yürüyüş bozuklukları ve kafa gelişiminde gözle görülebilir bir yavaşlama ortaya çıkar. Nöbet geçirme, uyanıkken düzensiz soluk alıp verme gibi problemler de karşılaşılabilinir. Rett Sendromu(RS) hak
Asperger Sendromu Asperger Sendromu, çocukluk çağında ortaya çıkan genetik geçişli bir sorundur. Sendromun ana belirtisi aşırı içe kapanıklık durumudur. Tekrarlayıcı davranışlar, tekdüze bir konuşma, belli bir konuya abartılı ilgi diğer önemli belirtilerdir. Hastalık, 3-4 yaşlarından sonra yavaş yavaş belli olmaya başlar. Çocuklar genellikle 3-4 yaşına kadar yaşıtları gibi davranıp, hareket ederler. Erkek çocuklarında daha sık görülür. Aspergerli çocuklarla ilgili en büyük tereddüt her içe kapanık, sosyal iletişimi zayıf, çocuğun bu sendroma dahil edilmesidir. Çünkü ailenin aşırı korumacılığı, aşırı eleştiri sonucu ortaya çıkan güvensizlik ve buna bağlı sosyal iletişimde başarısızlık asperger sendromu olarak değerlendirilebilir. Asperger sendromu otizm içinde çok fonksiyonlu, en fazla yüz güldüren bir spekturumda değerlendirilir. Asperger sendromuna sahip olan çocuklarda aşırı içe kapanıklık durumu ana belirtidir. Hastalığın diğer karakteristik özellikleri şöyle sıralanabilir: Bu çocuk

SEREBRAL PALSİ

SEREBRAL PALSİ Doğum öncesi, doğum sırasında yada doğum sonrası herhangi bir nedenle beynin hasar görmesi sonucu oluşan motor (ve bazı durumlarda mental) bozukluktur. SP adale sertliğinde bozukluk, anormal, postür( duruş bozukluğu ) ve bozuk hareket görünümüyle karşımıza çıkar. SP gelişimsel bir bozukluktur. Motor fonksiyonlarda bozukluğun yanında, duyu bozuklukları,(sensorial disfonksiyon), gözde kayma, titreme (nistagmus) gibi bozukluklar zeka geriliği ( mental retardasyon ), davranış bozuklukları, öğrenme güçlükleri, dil-konuşma bozuklukları ve ağız diş problemleri de görülebilir. Beyinde motor bölgenin ( kol-bacakların tam kullanımı, yürüme, yemek yeme, merdiven çıkma gibi günlük yaşamı sürdürmeye yarayan hareket yeteneğini sağlayan beyin bölgesi) gelişimi 7-8 yaşlarında tamamlanır. Hamilelik döneminin başlangıcında 7-8 yaşlarına kadar beyinde oluşabilecek herhangi bir problem bu bölgenin fonksiyon bozukluğu olarak karşımıza çıkar. Ortaya çıkan tablo ise serebral paralizi olarak ad
v Pantolon çıkarma – giyme becerisi Ø Lastikli pantolon daha kolay öğrenilir. (düğmeli ve fermuarlı bir pantolona göre) Ø Ayakta giyme zordur. Çocuk yerde oturarak daha kolay giyer. Ø sonTersten giderek öğretmek bazen bazı beceriler için daha uygundur. Örneğin; çocuk yerde oturur, iki bacağına pantolon geçirilir. Çocuk ayağa kalkar bacaklarına geçirilmiş pantolonu kendisinin çekmesi istenir. Yani basamak çocuğa yaptırılır. İlk basamaklar zor olduğu için (çocukta başarısızlık duygusu uyandırıp beceriye karşı olumsuz tutum göstermemesini sağlamak amacıyla) biz onun yerine basamakları tamamlarız. Daha sonraki çalışmalarda çocuktan pantolonunu bacaklarına geçirmesini isteriz. NOT: Soyunma- giyinme ile ilgili tüm becerilerin doğal ortam ve zamanlarda çalışılması gerekmektedir. (banyo öncesi ve sonrası bunun için en uygun zamandır. )
v Kazak çıkarma-giyme becerisini kazanabilmesi için önce tişört gibi kolay çeşitlerle çalışmak gerekli. (kısa kolluyu giymek uzun kolludan kolaydır, boyunlu kazak daha zor öğrenilir, V yaka daha kolaydır gibi) v Hırka giymek yelek giymeye göre zordur. Bu yüzden önce yelekle çalışılır. Bizim giydiğimiz gibi giymeyebilir. (herkes kendine göre farklı sırayla giyinir.) Önemli olan onun giyebileceği en kolay şekli belirlemektir. Bize göre doğru olanı öğrenmesi 2. sırada gelir. Örneğin; yeleğin önce bir kolunu sonra diğer kolunu geçirerek giymek bize göredir. Ama çocuğa zor olabilir. En kolayını belirleyebiliriz. Nasıl? Çocuğun yerine kendimizi koyarak en kolayı bulmaya çalışırız. ÖRNEK: Çocuk yeleği masaya ters koy. Kollar çocuğa baksın 2 kolunu geçir. Yelekle birlikte kollarını yukarı kaldır. Yelek kendiliğinden kolayca sırta ve kollara geçer. Yeleğin eteklerini aynada düzelt v Bir çok çocuk için bu en kolay yöntemdir. Daha sonra aynı işlem (kolları olan) hırkayla yapılır. Böylece çocuk ;
ÖZBAKIM VE GÜNLÜK YAŞAM BECERİLERİNİN ÖĞRETİLMESİ Soyunma ve Giyinme Becerilerinde ; Giyinme becerilerinden ÖNCE soyunma becerileri gelir. (soyunmayı bilmeyen çocuk giyinmeyi öğrenemez. ) Düğme iliklemeden önce düğme çözme vb. gelirDüğme çözme – iliklemeden önce de çıt çıt açma – kapama fermuar açma – kapama Bu becerilerin DOĞAL ORTAMlarda bir GEREKSİNİM söz konusu olduğunda çalışılması becerinin daha kolay ve bir amaç doğrultusunda öğrenilmesini sağlar. Örneğin; Diş fırçalama becerisi çalışabilmek için çocuğun yemek yemiş olması, Soyunma becerisi çalışabilmek için çocuğun banyo yapacak olması, tuvalete gidecek olması ya da yatacak olması , Giyinme becerisi içinde aynı şekilde banyo yapılmış olması, sabah giysilerini giyecek olması, gezmeye gidecek olması gibi Beceriyi çalışmaya GEÇERLİ NEDEN durumu bulunmalı. Yemek yeme, tuvalet vb. birçok beceri doğal zamanlarda çalışılmalıdır. Çocuk, beceriyi gereksinim duyuyorsa edine bilir. Aynı şekilde DİL de gereksinim sonucu edinilir. Önemli ol

OTİSTİK ÇOCUKLARIN KONUŞMA PROBLEMLERİ

a. Konuşulanları Anlamada Güçlük: Otistik çocuklarla yapılan çalışmalar, konuşulanı anlama kapasitesinin oldukça sınırlı olduğunu göstermiştir. Anlama, yaşla birlikte artar; kendilerinden istenilenleri anlayabilir, ancak istekleri yerine getiremezler. Tek kelimeleri anlayabilirken, kelimeler soyutlaştıkça, cümleler karmaşıklaştıkça anlamaları da güçleşir..( www.genetikbilimi.com ) b. Ekolali: Ekolali, çocuğun duyduğu kelimeleri, cümleleri konuşmacının hemen arkasından veya daha sonra taklit etmesidir. Normalde çocuklar, konuşmaya, duydukları kelimeleri taklit etmeyle başlarlar. Ancak bu taklit dönemi, 2,5 yaş civarında sona erer. Otistik çocukla da ilk kelimelerini, anlamlarına dikkat etmeden papağan gibi taklit ederek öğrenirler. Bazen kelimeleri, bazen de cümleleri olduğu gibi tekrar ederler. Kelimeleri, taklit ettikleri konuşmacının aksanı ve vurgulamalarıyla söylerler. Normal çocuklar bu dönemden sonra, taklit ettikleri kelimeleri uygun yerlerde kullanmaya başladıkları halde, otist

OTİZMİN ALT TİPLERİ

ASPERGER SENDROMU: Bu sendromda tipik olarak Otistik çocuklarda görülen sosyal ilişki ve iletişim sorunlarının yanı sıra dar ilgi alanı görülür.(örn. Hangi tarihin hangi güne geldiğini hesaplamak, uzun bir metni ezberlemek gb.) Çok sınırlı bir konuda çok derin bilgilere sahip olurlar. Otistiklerden farklı olarak zamanında konuşmaya başlarlar. Aşırı bilgiçlik ve el becerilerinde özel sorunlar çok tipiktir. Bu çocuklar normal veya üstün zekaya sahiptirler. Mekanik oyuncaklara çok düşkünlerdir. Davranış sorunları olur. El-kol hareketleri mimikler ve vücut dilini kullanma konusunda sorunları vardır. (Korkmaz,2000) ÇOCUKLUĞUN DEZİNTEGRATİF BOZUKLUĞU: Bu çocuklarda doğumdan sonra en az iki yıl tamamen normal gelişim söz konusudur. Sıklıkla 3-4 yaşları arasında ortaya çıkar. Bu tanıyı koyabilmek için belirtilerin 10 yaşından önce gelişmiş olması gerekir. Çocukluk dezintegratifin başlaması ile ilk olarak artan aktiviteler, huzursuzluk, kaygı ve daha önce kazanılmış olan (konuşma gb.) beceriler

OTİZM NEDİR?

Otizm, bireyin dış dünyanın gerçeklerinden uzaklaşıp kendine özgü iç dünya yaratması durumudur. (Öztürk,1997) Otistik sendrom, değişik edimsel ve gelişimsel nedenlere bağlı olarak, 3 yaş öncesinde çocuklarda ortaya çıkan, sözel ve sözel olmayan iletişim, sembolik etkinlik, oyun ve sosyal ilişki alanlarında bozukluk ve stereotipiler ile karakterize olan bir bozukluktur.(Aydın,2003) Otizm, yaşamın ilk 3 yılı içinde ortaya çıkan ve yaşam boyu devam eden bir özürlülük durumudur. (Korkmaz,2000) Bunun yanı sıra, çocuk 36 aylık olduğunda ya da daha ileri yaşta iken de Otistik davranış özellikleri gösterebilmektedir. (Darıca,Abidoğlu ve Gümüşcü 2002). Otistiklerde, iletişim ve sosyal etkileşim şiddetli bozukluk gösterir, gelişmede bir uyumsuzluk ortaya çıkar. Otizm, bir hastalık olarak değil, gelişimsel bir sendrom olarak tanımlanır. (Korkmaz,2000) Kişinin; düşüncelerinin, duygularının ve arzularının, dünyayı kendi algılayış biçimine göre belirlenmesidir. Bireyin iç gerçekliği, dış gerçeklikle

O şimdi ASKER

Resim
Arkadaşımız, özel eğitimcimiz, geleceğin uzmanı, kaşınan adam, futbol adamı, 100 mt. de birinci, aşk adamı, yaramazmı yaramaz, haytamı hayta, gardiyan rambo, çukurhisarlı, teknolojik köylü hayırlı teskereler kardeş :) az kaldı bitiyo. dedim bak bitti geldin işte koç. :))) Hüsnü Anıl Tekin'e Sevgilerimle...